Ülkemizde yıllardır yaşanan ve son dönemde ayyuka çıkan kadına şiddet vakaları ve kadın cinayetleri üzerine, yüreğimdeki derin üzüntüyü bir yerlere dökmem gerektiğini hissettiğim anlarda bu dizeler döküldü kalemimden. Bugün toplumumuzun en büyük sorunu ve kanayan yarası benim nazarımda budur. Bu sebeptendir ki bu konuda bir şeyler karalamak istedim . Belki bu vesileyle bir farkındalık yaratabilir ve şiddet mağduru kadınlarımızın sesi olabilirim, diye düşündüm . Bu şiirim evli ve bir çocuk babası Cemal Metin Avcı tarafından vahşice katledilen Pınar Gültekin, erkek arkadaşı tarafından bir plazanın 20. katından aşağı atılan Şule Çet, kendi kızının önünde kocası tarafından boğazı kesilen Emine Bulut, yalnız kaldığı minibüsteki insanlık dışı yaratıklar tarafından tecavüz edilip öldürülen Özgecan Aslan ve isimlerini ve hikayelerini bilmediğimiz nice vahşete kurban verdiğimiz kadınlarımıza ithaf olunmuştur.
Her yerde hor görülmüş, aşağılanmış kadın
Herkes duyarsız olmuş, duyulmuyor feryadın
Herhangi bir gazetenin üçüncü sayfasında
Cesedinin üstünde sürmanşet olmuş adın
Sevmişsin doludizgin, mutlulukmuş niyetin
Sevgin kurbanı olmuş, bir sapık zihniyetin
O cani hak ettiği cezayı hiç almamış
Hafifletici sebebi de var imiş cinayetin (!)
Gezemezsin geceleyin sokakta bir başına
Bilemezsin; kim bilir ne gelecek başına
Minibüste yalnızsan, o cani yaratıklar
Katlederler umarsızca, hiç bakmadan yaşına
Sokakta, otobüste, iş yerinde tacizler
Sen korkarsın ardından tehdit ve şantaj izler
Senin sesini duyan, duyuran olmadıkça
Daha da yüz buluyor, artıyor şerefsizler
Oysa hepsinin vardı kocaman hayalleri
Masumca beslediler mutluluk emelleri
Binlerce kadınımız vahşice katledildi
Unuttuk gitti işte bilinmez isimleri
Bizim kültürümüzde, kadınlar baş tacıdır
Fakat gelinen nokta, maalesef çok acıdır
Bugün şiddete karşı ses çıkarmazsak eğer
Yitirdiğimiz tüm canlar, bizlerden davacıdır
Peki ne oldu bize? Bizler böyle değildik
Kadın sevgiye layık, biz şiddete eğildik
Bir toplumun mayası bu kadar mı bozulur?
Bizlere can verenin, canına kıyabildik
Kadın nadide bir gül, incitme hiç bilmeden
Kadına el kaldırma! diye öğretti deden
Kimi namus bekçisi, kimi azgın bir sapık
Bir cinayeti meşru kılamaz hiçbir neden
Ülkemizde kadına şiddetin yasası yok
Cani “erkeğim” diyor, zaten hiç tasası yok
Kanına dokunuyor bu gariban şairin
Dünya alem sussa da, onun hiç susası yok
Önce kadına şiddet bütünüyle bitmeli
Kadın medeniyettir, hep peşinden gitmeli
Sorunlu erkek yoktur, sorunlu nesil vardır
Herkes kendi oğlunu, neslini eğitmeli
Hiçbir kadının artık, gençliği çalınmasın
Hayalleri, umutları elinden alınmasın
Failler ödüllendirilir gibi
Tutuksuz yargılanıp sokağa salınmasın
Kadınlar bir toplumun temel taşları ise
Devlet, millet uyansın; kulak versin bu sese
Caydırıcı cezalar derhal yasalaşarak
Hızlıca uygulansın, ibret olsun herkese
Şiddete dur diyen el olmalıyız
Feryadı duyuran dil olmalıyız
Vandal sürüsüne karşı gelmeli
Kadına tutunacak dal olmalıyız
Her yer çare bekleyen, ağlayan kadın dolu
Kadının ayağının altı cennetin yolu
Neşet Ertaş ne de güzel söylemiş
Analar insandır, biz insanoğlu
Bir anadan dünyaya gelen bütün insanlar
Bil ki sana emanet, ana dediğin canlar
Sen vahşetin karşısında duvar olup durursan
Yaşayacak Pınarlar, Şuleler, Özgecanlar …
Resul Ekrem PEHLİVANLI
Tamamen iyi niyetle yazıldığını gördüğümüz şiir için bir kadın olarak teşekkürler.
Ancak sanırım artık bazı detayları da değiştirmek istiyoruz. Mesela belki de kadının kolay incinebilir oluşu, çiçek gibi oluşu, emanet oluşu gibi ifadeler/düşünceler, onu daha edilgen bir pozisyonda tutup, herhangi bir türde şiddet görmesine ya da kelimenin olumsuz anlamıyla ‘sahiplenilmesine’ zemin hazırlayan faktörlerden biri olabilir. Dediğim gibi ben bu metindeki samimiyeti görüyorum, ama sadece ek bakış açısı.
Teşekkür ederim yorumunuz için , aslında doğru bir bakış açısı , benim yaklaşımım kadının edilgen kılınması adına değil , Türk kültüründe kadının ne kadar değerli olduğunu ifade etmek adınaydı. Yani düşünün ki ilk Türk toplumlarında Hakan eşi Hatun ile beraber devlet yönetir , Hatun’un onay vermediği şeyler yapılmaz , onayladığı işler yapılırmış . Ben bu artan olayları biraz da kültürel yozlaşmamıza bağlayarak aslında daha kültürel mesajlar vermeye çalıştım. Ama dikkat çektiğiniz nokta doğru , bu da benim eksik düşüncem diye düşündüm ve bu konuda daha ince düşünmem gerektiğini farkettim teşekkürler 😊