Abidin belki çizebilirdi mutluluğun resmini
Ama ben koyamıyorum bu sonsuz hasretin ismini
Yine de her gece uykuya dalmadan içimde bir ümit
Sabahın yedisinde ellerinde iki sıcak simit
Günaydın, diyerek geleceksin sanıyorum
Keşke hiç bırakmasaydım elini, seni son görüşümde
Şimdi yaşadığımız her anı can veriyor düşümde
Her gözümü yumduğumda kollarıma yığılışını
Çiçeklerle bezediğin dünyamın bir anda dağılışını
Görerek kan ter içinde uyanıyorum
Bilirsin senin için her engeli aşardım
Ben seninle Nazım gibi daha bir güzel yaşardım
Yürek burkan bir dizede parçalanır ya için
Ben seninle olamadığım her kalp atışım için
Binlerce kez yanıyorum
Hani sahile karşı bir bankta otururduk, orası bizimdi
Sen denizi izlerdin ben gözlerini, onlar benim denizimdi
Martıların simit parçalarını yakalayışına bakardık
Sonra denize nazır birer sigara yakardık
Ne zaman deniz görsem seni anıyorum
Şimdi şu bitap halimi görsen, acaba tanır mısın?
Her yağmur yağdığında tüm sokaklar sen kokuyor, inanır mısın?
Çünkü bir parça toprak oldun, kaldın avuçlarımda
Tel tel beyaz oldun ağarıyorsun saçlarımda
Senin özleminle yaşlanıyorum
Ölüm olsaydı, ayrılık olmasaydı diyenler halt etmiş
Ayrılsak barışırdık, ölüme kimin gücü yetmiş
Tek çare yanına gelmek, ölmek istesem de ölemiyorum
Sensizliğe daha kaç nefes katlanmak zorundayım bilemiyorum
Her gün kendi sabrımı sınıyorum
Artık zamansız gidişine alışmaya çalışıyorum
Yaşamak nefes almaksa eğer, düşe kalka yaşıyorum
Kalbimdeki bu derin boşluk biliyorum dolmayacak
Ama beraber söylediğimiz o Zeki Müren şarkısı asla unutulmayacak
Elbet bir gün buluşacağız
Bu böyle yarım kalmayacak
İnanıyorum…
Resul Ekrem PEHLİVANLI