Dilemma’da benim de parmağım olsun; hep dışarıdan izlemekle olmaz, biraz yazmak da olsun; bi’ fikri olan herkes konuşsun; çorbada benim de tuzum olsun, hatta damlaya damlaya samanlık seyran olsun; bazen de yorgan ayağa uysun ama davul yine de dengi dengine olsun; bi’ deli kuyuya taş atsın kimse çıkaramasın, sonra da dokuz köyden birden kovulsun diyorsan, yaz bize!
Adını-soyadını, nerede okuyup/çalışıp, nerede yaşadığını yaz, bi’ parça kendinden bahset, dergidilemma@gmail.com a gönder.
NOT : Yazı uzunluğu için bir sınırımız bulunmamaktadır. İmlâ ve dil kuralları açısından uygun olması ve başka bir platformda daha önce yayınlandıysa kaynak gösterilmesi ricamızdır.
eylülden sonra dünyaya gözlerini açan -gözleri açılan demek daha münasip olabilir- biri olarak adımı eylül koydum. sevginin kaybolduğu kentlerde ruhumu somurtkan hallere satarak oynamaya koyuldum. gülümsemeler yapma, konuşmalar yapma, yanında sayabileceğim bir dolu şey de öyle. olduğum zamandan soyutlaşmalar mutlu etti beni hep. şımarık büyütülmüş bir neslin en önünde bayrak sallamış bile olabilirim. bir çiçeğin açışına içimde birşeyler kopup giderken, dünyaları yığsalar önüme doymam da. karşımdakine değil, o çözemediğim ruh ipliğine bağlıdır mutluluğum. rahatlayamam yazmadan, içimi kağıttan başkasına dökemem. bir de, hiç ağlayamam. içimin katılaşmışını silip atamam. buyum, halim de budur. yaptığınız şey yağmurla yıkanan bir şehire ne çok benziyor. ruha dokunan birçok yazı, birçok insan. yağmur sonrası çamurda, dalıp gittiğimiz yerlerden gerçeğe uyandırıldığımız an gibi. şiir kalpli insanların hala bulunması insana umut veriyor. kalmaya değil, yazıp kaçmaya geldim. dilemma’yı seviyoruz, devam edin..
Eylül aklıma geldikçe seni merak ediyorum ben.
Çok teşekkürler! Her zaman bekleriz okumaya/yazmaya 🙂
Kalplere ulaşabiliyor olmak güzel. Gönüller bir olsun, yeter. Eyvallah eylül